2010 yılından bu yana İstanbul’un Tarihi Yarımada bölgesinde yayalaştırma projesinin yol güvenliği ve erişilebilirlik, işletmelere katkısı, kullanıcı memnuniyeti gibi başlıklarında araştırma çalışmaları yapan EMBARQ Türkiye, bölge ile ilgili beşinci raporunu yayınladı. EMBARQ Türkiye koordinasyonunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Müdürlüğü ve Fatih Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü işbirliğinde hazırlanan ‘İstanbul Tarihi Yarımada Yayalaştırmasının Hava Kalitesine Etkilerinin Ölçülmesi’ raporunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Fatih Belediyesi’nin 2011 yılından bu yana yürüttüğü yayalaştırma çalışmalarının hava kalitesine etkileri incelendi.
2009-2010 yılında Fatih Üniversitesi’nin Tübitak desteğiyle hazırladığı yayalaştırma öncesi hava kalitesi ölçüm çalışmasının sonuçları temel alınarak, EMBARQ Türkiye 2014 Aralık ayında yayalaştırma projesinin hava kalitesine etkilerini değerlendirmek üzere aynı bölgelerde yeniden ölçüm gerçekleştirdi. Ölçüm sonuçları araç emisyonlarından kaynaklanan hava kirletici profilinde olumlu değişiklikler olduğunu gösteriyor. Üreme hastalıkları ve kansere sebep olan Nitrojen Dioksit (NO2) miktarında, yayalaştırılmış bölgede yüzde 42’ye varan bir azalma gözlenmiştir. Solunum yolu hastalıkları ve üreme hastalıklarına yol açan Sülfür Dioksit (SO2) ise yüzde 80 azalarak kent içi temel seviyesinin altına ulaşmış ve ihmal edilebilecek bir düzeye gelmiştir. SO2’deki azalmanın Avrupa kentlerindeki değerlerle de benzerlik gösterdiği dikkat çekmektedir.
Öneriler hem hava kalitesine hem de yayalara iyi gelecek.
Her ne kadar yayalaştırılan bölgenin hava kalitesinde olumlu değişiklikler gözlense de, raporu hazırlayan EMBARQ Türkiye Projeler Koordinatörü ve Çevre Mühendisi Pınar Köse, yayalaştırma projesinin hava kalitesine etkilerini iyileştirmek için önerilerini paylaştı: “Öncelikle yayalaştırılmış bölgeye, belirlenen saatler dışında özel araçların girişi engellenmeli. Uygulamada kuralların gevşetildiğini gözlemledik. Bölgede uygulanan trafik yavaşlatma politikaları mutlak suretle daha etkin ve yüksek kapasiteye sahip entegre toplu taşıma sistemleriyle desteklenmeli. Bununla birlikte, kapsamlı ve uzun vadeli hazırlanan ulaştırma planlarına düşük emisyon bölgelerinin oluşturulmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Londra, Stockholm, Milano gibi kentlerde örneklerini gördüğümüz ‘paralı geçiş’ yöntemi uygulanarak, otomobil sürücüleri Tarihi Yarımada’ya araçlarıyla girmekten caydırılabilir.”
EMBARQ Türkiye’nin hazırladığı raporun sonunda sunduğu öneriler sadece hava kalitesini iyileştirme özelliğinin yanı sıra; yaya güvenliği, hayat kalitesini iyileştirme, gürültü ve ses kirliliğini azaltma, fiziksel aktiviteyi arttırma gibi özellikleri ile de dikkat çekiyor.